Biz Şairler Lanetli Bir Millet miyiz? Seslilerin rengini, sessizlerin biçimini nasıl buluruz? /(2)

Biz Şairler Lanetli Bir Millet miyiz? Seslilerin rengini, sessizlerin biçimini nasıl buluruz? /(2)

Şaire düşen, varlıkların tükenmek bilmeyen ateşinde bir derviş gibi eriyip yok olmak, sonrada artakalan küllerinden yeniden doğmaktır. Önce yanıp sonra kendi küllerinden doğamayan şairler zaman süzgecinden geçmeyi başaramazlar.

Şaire düşen görev taklitçiliği bırakıp yalnız görüneni değil görünmeyeni de sezip yaratmaktır.

Özgürlük, eşitlik, kardeşlik düşüncelerine dayanan bu yeni düzende efendilerle kölelerin konumu değiştirip yeni bir birey olarak kendi başına bir evren olduğu sonucu varmalıdır. Bayağı ile yüceyi, iyi ile kötüyü yapıtlarında canlandırmak bir özgürlük mücadelesidir.


Şair şiirinde durmadan ileriye doğru koşmalıdır. Şairin bütün duygu ve düşüncelerini bilinçsiz bir biçimde başıboş bırakarak, ermiş olması gerekir. Görmesini hissetmesini bilen için her yerde şiirsellik vardır. İyi şiir kuralların ötesinde bilinen zamanın ötesinde bir yerde saklıdır.

Şair alaycı olabilir belki ama şiddete eğilimli ve iyi niyetlere bezginlik veren bir yapıda olamaz.

Şair, önünde uzayıp giden ufukları kendi benliğinde eritebilmelidir. Şiiri hipnotik bir uyku gibi beyinlere sunabilmeli, okuyanlar düşle gerçeğin ikliminde varlığını kaybedebilmelidirler

Şair, gizemlidir. Düşüncelerle anılar sarmaş dolaştır şiirde. Şair duyuların gürültüsünü ses emici sünger gibi dizginleyerek, duyuların gürültüsüyle anlam arasında gizli bir anlaşma sağlar. Şair, şiiri töresel etkinlikten kurtarabilmelidir. Değişik biçimler, kokular arasında güzel olanı sezmekle yetinmeyip en güzeli yakalamaya çalışmalıdır. Gerçeküstü güzelliklere dokunarak insanın ruhunu tanımayı ve tanımlamayı başarabilmelidir. Şair aynı zamanda güzelliğin esinle, usla olduğu kadar uyumla da güzel bir portre oluşturduğu kanısındadır. Yaşamak için oluşturduğu değer yargılarını, baş döndürücü bir uçurumun kenarında yargılayarak, önemsiz bir nesneymiş gibi bir kenara atmasını bilmelidir.

Şair özünü bilinçaltının karanlıklarından alan şiirlerde yazabilmelidir. Sessiz harflerin biçim ve hareketlerini düzenleyebilmeli, içgüdüden gelen ritimlerle şiirler meydana getirebilmelidir. Benliğin ıssız köşelerine yönelen bakışlarıyla daha iyiyi görebilmek için içindeki yabancıyı dışa çıkarabilmelidir.

Şiiri geçmiş, şimdi ki gelecek zaman arasında med-cezir halinde olan betimsiz bir düş olarak görebilmelidir.

Seslilerin rengini, sessizlerin biçimini bulmak ve yerli yerine oturtmak, içgüdüsel uyumlarla gelecekte de anlamını yitirmeden yaşayabilecek şiirsel sözcükler bulmaya çalışmalıdır.

devam edecek

Bekir AHISKALI
Biz Şairler Lanetli Bir Millet miyiz? Seslilerin rengini, sessizlerin biçimini nasıl buluruz?/(2)
bekirahiskali@hotmail.com


Bu Yazı ile İlgili Önerdiğim Yararlanılabilecek Kaynaklar

1. Stephane Mallerm Divagations
2. Marcel Raymond, Verite et Poesie (Gerçek Şiir)
3. Arthur Rimbaud Bateau Ivre (Sarhoş Gemi)
4. Tahsin Saraç Rimbaud’nun Mektupları