Dünya Şiir Günü Böyle bir günü hak ediyor muyuz ?
Yazar Bekir K. Ahıskalı
21 03 2009
“Dünya Şiir Günü” Böyle bir günü hak ediyor muyuz ?
Şiir söylenmeyeni söyleme, söyleneni başka bir biçimde söyleme biçimidir. Şiir her sanat gibi icra edeni itibariyle sınırlı, tüketeni itibariyle sınırları olmayan bir türdür. Şiirin tüketicisi sanatçının uçlarda gezindiğini görür ve o uçlardan daha ilerisi var mıdır diye düşünürken bu daha ileri noktayı yine o sanatı icra edenin keşfetmesini bekler. Bizler bu gezinme, keşif ve arayışın adına şiir deriz.
Şiir görmek ve söylemenin dışında aynı zamanda duymaktır. Şair seyirciye oynamadan vazgeçmediği sürece kalabalıkların değil belli bir kesimin sözcüsü ve haykıranı olarak kalır.
Şiir aykırılıklardan meydana gelmez şiiri okunur ve şairi tercih edilir yapan şey farklı olmasıdır. Orijinallik çizgisinde seyahat etmeyen, ifade biçimi ve zenginliği itibariyle diğerlerinden farklı olmayan dizeler ancak yazıldıkları döneme kısmen hitap ederek unutulur giderler. Şairi geleceğe taşıyan çizginin tanımı aykırı olması değil, farklı olmasıdır.
Şair şiirinde kendi dünyasının sınırlarını zorlamadan evrensellik çizgisine ulaşamaz. Bu sebeple şair kendi dünyasını en mikro birimlerine kadar tanımlayabilmek, irdelemek ve gerektiğinde toplumsal değişimi sağlayabilmelidir.
Şiir yöreselliğiyle yazılır, evrenselliğiyle okunur. İçerisinde sosyal gerçekleri barındırmayan şiirler şairinin kötü avazından başka bir şey değillerdir. Sosyal gerçeklik şiirlere en uzun ömrü veren dinamiktir.
“Dünya Şiir Günü” hatırlamak için az bir zaman dilimidir. Ömrü şiirin girdaplarında geçen biz şairlerin damarlarında akan şeyin adı şiir olsa da şiirden haz eden ve tüketen için iyi bir anlam yüklenebilir. Bana göre böyle günlerin tanıtımı ve hatırlanması için şairler sokaklara çıkmalı ve yürümeli açık alanlarda şiirler okumalı ve haklarıyla alakalı eylem yapmalıdırlar. Belki de şair bu gününde sorgulanmasını sorgulamalıdır. Şiir yazdığı için, iktidarın ekmeğine yağ sürmediği için, düşüncelerini şiirlerle dile getirdiği için cezalandırılan şairlerimiz var. Bir kere içimizde bizim gibi düşünmeyen şairi ilk önce cezalandıran şairlerimiz var. Şair önce bunu aşmalıdır.
Şairlik sıradan veya aykırı olmak değil farklı olmaktır derken farklı olanı benimseyemeyen yine bizleriz. Kendimize itiraf edemediğimiz bir ilahlaşma boyutumuz var ki eskiler buna Firavunlaşmak diyorlar bizi ilgilendirmeyeni araştırırken şiiri unutuyor veya bu dedikoducu magazinsel eylemimizin adına şiir serüveni diyoruz. İçimizde öyle şairler var ki kalemi sözcüklere dokunduğunda alfabemiz gülistana dönüşüyor. Yine içimizde öyle şaircikler var ki alfabemizi öyle bir kalemin ziyaretinden rahatsız oluyorum.
Şiir kimin yazdığına bakmadan okunmuyor ve yorumlanmıyorsa bu şiirin yetersizliğinden değil şiiri tüketenin (her kim olursa olsun) o şiiri okumayı hak etmediğinden dolayıdır.
Bir düşünce daha söylenmeden alkış ve onaylanıyorsa ve yine bir düşünce daha söylenmeden beğenilmiyor ve reddediliyorsa o toplumda düşünce özgürlüğünden ve tarafsızlıktan bahsedilemez.
Özellikle şairler herhangi bir şiiri yazarına bakmadan okumuyorlarsa ve sürekli aynı biçim ve duyguları alkışlıyorlarsa o ortam sıradanlaşmış demektir. Bu sebeple biz şairlerin bu günü bir milat kabul ederek kabuğumuzdan çıkmamız gerektiği fikrini taşıyor ve önce biz şairlerin böyle bir günü hak etmemiz gerektiğini savunuyorum.
Bekir K Ahıskalı
21 Mart 2009
Dünya Şiir Günü Bildirgesi