Züleyha

Züleyha








Züleyha en asîl ve en güzel kadınıydı çölün

Güldüğünü görenler, aşık olurlardı

Görenler, unuturdu susuzluğunu

Esmer teni, beline dökülen saçları vardı

Derin bakışı alır götürürdü insanı

Akıcı konuşur, doyulmazdı sohbetine

Züleyha en asîl ve en güzel kadınıydı çölün



Her çıkışında Nil kenarına

Baka kalırdı nehrin kenarında olanlar

Her kadın, O’nun kadar güzel olmayı,

O’nun kadar soylu olmayı dilerdi.

O’nu gören erkekler unuturlardı yaptıkları işleri

Her doğan kıza; ‘’Züleyha kadar güzel ol’’ derlerdi.

Bir ülkeye hükmeden eşi, bir halkı yöneten zekası vardı

Züleyha en asîl ve en güzel kadınıydı çölün



Sonra bir yetim geldi Mısır’a

İlk geldiğinde dudak büktüler kibirli bedeviler

Ben büyüteceğim dedi Züleyha

Yusuf büyüdü, Züleyha güzelleşti

Derken Sultanları dize getiren aşk çalıverdi kapısını…

Yıllarca sakladı Züleyha, dumanı saklanmaz oluncaya dek

Bir gün dayanamayıp, sırrını anlattı cariyelerine

Gülüştüler hep bir ağızdan…

Züleyha en asîl ve en güzel kadınıydı çölün



Yusuf içeri girdi gülümseyerek kapıdan

Mutfak ta kesilmemiş el kalmamıştı hayranlıktan

Züleyha’nın kapısını çalan aşk, sırrını âyân etmişti ama

Züleyha ile yetmiş cariye vardı şimdi, Yusuf’a aşık olan…

O saraya girdiği gün, Züleyha’nın kalbi gitmişti saraylardan

Yusuf’ta Sultan alameti, Züleyha da aşkın sefaleti başladı.

Züleyha en asîl ve en güzel kadınıydı çölün

Bedevi kızlarının en cilvelisi

Züleyha; bilinmeyen bir aşkın delisi



Bekir K Ahıskalı



Bir Güzelin Beklediği-1



2004